3 Ağustos 2014 Pazar

I. KAVEL DİRENİŞİ 1963

"İŞİME KARIM DEDİM, KARIMA KAVEL DİYECEĞİM."


Ocak ayının 28. günü, yıl 1963. İstanbul'da kar diz boyu.
İstanbul Boğazı'nın ayazıyla birleşen kar soğuğu, İstinye çukurunda insanları titretiyor.
Kavel Kablo ısınıyor .
Kavel'de işçiler yanıyor!..
İşçilerin suratları asık gözleri çakmak çakmak. Aylardır, işveren fazla mesai ücretlerini ödemiyor, ücretlerini de zamanında vermiyor. İkramiyeler de eksik ödeniyor, kaldırılacağı da söyleniyor.
Genel müdür ABD. den yeni geldi.
Yurt dışında okumuş genel müdür, uzun zamandır işçileri sendikadan istifaya zorluyor.

Kavel işçileri, kablo üretiyor, kaliteli kablo üreten tek fabrika.
Zamanının teknoloji harikası.
Müşteriler sırada uzun zaman bekliyor.

Fabrika Sahibi Emin Aktar. Vehbi Koç'un kayın biraderi.
 Genel Müdürü, İbrahim Üzümcü.

Kavel'in iki yüz metre ilerisinde Vehbi Koç'a ait "Türkay" kibrit fabrikası var. Yıllarca ocaklarının ateşini bununla tutuşturdu insanlar, gaz lambalarını, gaz ocaklarını bu kibritlerle yaktı halkımız.

İstanbul en soğuk kışlarından birini yaşıyor. İstanbul soğuk. İstinye ise buz kesiyor.
Hava soğudukça, Kavel ısınıyor sanki!..

Kamuoyunda, anayasa 46. madde, 47. madde, toplu iş sözleşmesi, grev kanunu gibi söylemler dolaşmaya başlıyor.


KANUNSUZ  LOKAVT

İşveren yiğit Kavel işçilerine söz geçiremedi. İstifa baskıları sonuç getirmedi. Sendikadan ayrılmadı işçiler. Bunun üzerine, Genel Müdür İbrahim Üzümcü sendika temsilcilerinin dördünü de işten çıkardı. Ardından 10 işçiyi daha.

Durumu protesto eden işçiler sessizce oturma eylemine geçtiler.  Üretim tamamen durdu. İşveren bunun üzerine büro personeli hariç, işçilerin  tamamını işten çıkardı. Anayasada belirtilmemiş olmasına rağmen böylece, lokavt "kanunsuz lokavt" söylemi, yazılı olmamasına rağmen Türk iş hukukunda konuşulmaya başlanmıştı.

İSTİNYE  HAREKETLENDİ

Mevsim kış zemheri soğuğu yaşıyor İstanbul. Dışarıda çadırlar kuruldu. Fabrikada T.Maden-İş Sendikası yetkili. İşçilerin tamamı dışarıda. İşveren "bu kanunsuz grev" diyerek savcılığı göreve çağırdı. Kimilerine göre "kanun dışı grev. Birilerine göre ise "Anayasa içi grev" şeklinde konuşulmaya başlandı. Sendika kamu oyunca, anayasa içi grev çünkü, Anayasa da grev sözcüğü açıkça 47. maddede yazılı...

İşçiler eylemlerini fabrika önünde kurulan çadırlarda sürdürmeye başladılar.
Türk-İş Konfederasyonu yetkilileri bu eyleme soğuk bakıyor. Fazla bir ilgisi yok. T.Maden-İş dışarıda işçilere kazan kaynatarak, sıcak yemek veriyor.
Polis olaya müdahale etti ve eylemin 17. gününde fabrika önünde ki işçi topluluğunu dağıtmak istedi. Yapılan polis müdahalesinde dokuz işçi tabanca kabzası ve coplarla yaralandı. İstinye halkı ve işçi aileleri polisleri protesto ederek işçilere destek verdiler.

Direniş devam ederken işveren, kamyonlara yüklenmiş kabloları fabrika dışına çıkarmak istedi. Olaya işçi eşleri de karıştı, fabrika kapısında barikat oldular. Bazı fabrika işçileri Kavel işçilerine destek için para toplamaya, bazı fabrikalarda ise protesto olarak sakal bırakma eylemleri başladı. Kablo ham maddesini (bakır) veren, Rabak Fabrikasının işçileri  bir heyetle gelip direnişçilere desteklerini ilettiler. İstinye Tersanesi emekçileri ise sürekli yanlarında oldu.

Kavel olaylarında Türk-İş'in sessizliği ve eyleme duyarsız kalışı, Konfederasyon içinde ki çalkantıların su üstüne çıkmasına, çatlakların derinleşmesine sebep oldu.
Direniş basında çok yer buldu. Kamu oyunu günlerce meşgul etti. Vali ve diğer yetkililer bu işi bitirmek için çokça gayret sarf ettiler. Birinci Kavel Direnişi 36 gün sürdü.

Başbakan Yardımcısı Turhan Feyzioğlu ve Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'in araya girmesiyle bir protokol yapıldı.
İşten çıkarılanların dördü hariç tamamı iş başı yapacak, ikramiyeler eskisi gibi ödenecektir. Fazla mesai uygulaması ise yasa uyarınca yapılacaktır. İş başı yapmayan dört işçinin tazminatları ödenecektir, maddeleri bu protokol da yer aldı.
Direnişin sona ermesinin ardından 12 işçi göz altına alındı ve tutuklandı.

Dört ay gibi çok kısa zamanda "Sendikalar Kanunu ile Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt" kanunları çıkarılıp yürürlüğe sokuldu. Anayasa'da yer almamasına rağmen, Sendikalar Kanuna ayıplı bir "lokavt" sözcüğünün de eklenmesiyle işverenlerin istekleri karşılanmış oldu.
Kanunda yer alan bir maddeyle grevcilerin hakkında ki tüm davalar düştü, kimse ceza almadı.

Birinci Kavel Direnişi, işçi sınıfının sendikal mücadelesinde çok önemli bir kilometre taşı oldu.. 70 li yılların sonuna kadar sürekli yükselen sendikal mücadeleye elbette ışık tuttu, çoğunlukla öncülük etti.
Kavel olayı edebiyatımıza da girdi.
Büyük gazetelerde makaleler yazıldı.
Romanlara, şiirlere konu oldu. Büyük emek şairi Hasan Hüseyin Korkmazgil'in bu güzel şiirini birlikte okuyarak yazımızı sonlandıralım.

KAVEL

İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim. 
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada, 
Güneşe karışmadıkça etim 
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim. 
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri, 
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim, 
İzin verirlerse Kavel Grevcileri, 
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer sesimi tutabilirsem 
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel'de, 
O erkekçe direnilen yerde, Kavel'de 
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında 
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında 
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim 
İzin verirlerse Kavel Grevcileri 
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder